Sosyal Medya

Kültür Sanat Haberleri

Kufi KurÂ’an sergisi

Kufi hat (ve onun öncesinde makili hat) bizi bu bakımdan aydınlatabilecek özel bir yöne sahiptir ki, kufi hatlı ilk yazım Kur'anlar bu bakımdan da bir hazine değeri taşımaktadır.



Ömer Lekesiz - Yeni Şafak

Türk ve Ä°slam Sanatları Müzesi'nde “Salat ve Selam” adlı serginin yasak savma kabilinden, iÄŸreti bir ÅŸekilde yapıldığını yazmıştım.

Aynı yerde, 10 Mayıs 2016 tarihine kadar açık olan, “Mucize Kitabın MuhteÅŸem Hattı Kufi” adlı sergiden de söz etmezsem, Müze yetkililerinin üzerimde hakları kalacaktır.

Çünkü bu sergi, Müze girişinde, hemen soldaki salonda, ışıklandırmasından sıralanmasına, açıklama metinlerinden, retinal düzeneğine kadar inceden inceye düşünülerek yapılmış, harika bir sergi.

Niye saklayayım, gerçekte beni bu sergiye götüren, Onur Komitesi'ndeMehmet Görmez ile Bilim Kurulu'nda Tayyar Altıkulaçhocalarımın adlarını, ilgili haberlerden duymuÅŸ olmamdır. Çünkü Kur'an-ı Kerim'in zikredildiÄŸi yerde, bu iki isim refere edilmiÅŸse, benim açımdan orada ciddiyet, hassasiyet ve estetik de var demektir.

Nitekim Sevgi Kutlay'ın küratörlüğünde gerçekleşen bu sergi de azami ciddiyeti, hassasiyeti ve estetik bir sergilemeyi içkindir.

Emeviler devrinden itibaren Kufi hat ile yazılmış ilk nüsha Kur'an'ların gerek lafız ve mana gerekse kaligrafi açısından değeri bilinen bir şeydir. Ayrıca ilk yazımlarda neden Kufi hattın esas alındığı da malumdur.

Sergiden bunlarla ilgili yeni bilgiler edinmek de mümkün ama sergilenme mantığının içinden bakıldığında, söz konusu bilgileri aşan bir sanatsal keşif de düşünebilen, görebilen herkese açık hale gelmektedir. Diğer bir söyleyişle hat sanatını Kur'an merkezli olarak yorumlamanın, nazar(iyat)a sunmanın yolu ancak ilk nüshaların sergilenebilmesiyle, görülebilmesiyle mümkün olabilmektedir.

Bilindiği gibi Kur'an, iki kapak arasında bir kitap, kırtasiyeye yazılmış olarak (Yunanca: kırtâsin) nazil olmamıştır (bkz.: En'am Suresi, 6:7); parça parça nazil olmuş, hıfzını mümkün kılmak maksadıyla vahiy katipleri tarafından yine parçalar halinde yazıya aktarılmış ve bilahare mushaf olarak toplanmıştır.

Bundan hareketle, Kur'an ayetlerinin (en azından Besmele, Kelime-i Tevhit ve Şehadet, Esma-i Hüsna gibi bir manası ve formu bütünleşmiş lafızların, manaların) ideogramik bir yapıya sahip olduğunu, ilk dinleyenlerin ve yazıya aktarınların bunu böyle görmüş olabileceklerini söylememiz mümkündür.

İlk yazım ve dolayısıyla kufi hatlı Kur'anlar, ahir zaman insanları olarak bizlere bunun tipik örneklerini verirler.

Ancak burada şunu özellikle belirtmemiz gerekir: Gerek ilk, gerekse sonraki yazımları itibariyle Kur'an hatlarında sanatsallık aramak, yazım niyet ve gayretini sanata indirgemek olur. Oysa ki, İlahi vahyin benzersizliği ve kendisinin kendisine emsal olması dışında hiçbir şeye indirgenemezliği esastır.

Dolayısıyla biz de sanatı ancak sanata tenezzülü olmayan yazımlar üzerinden ideogramik bir bir telakkiyle, bakışla, anlayışla çıkartabiliriz. Netcede, bir hat sanatından söz edeceksek ancak bu sayede söz edebiliriz.

Gerçi bu bağlamda bize ulaşmış bir nazariyeye, güzel-lik araştırmasına, kayıtlarına sahip değiliz. Fakat, sadece doluluğa değil aynı zamanda boşluğa da bir ahenk yükleyen hat sanatı bir yönüyle de ideogramiktir. Kaligrafik ve tipografik imkanların çokça geliştiği günümüzde, hat sanatını kendi ideogramik mantığı içinde bunlarla birlikte yeniden düşünmemiz ve yorumlamamız yanlış olmasa gerektir.

Kufi hat (ve onun öncesinde makili hat) bizi bu bakımdan aydınlatabilecek özel bir yöne sahiptir ki, kufi hatlı ilk yazım Kur'anlar bu bakımdan da bir hazine değeri taşımaktadır.

Ä°ÅŸte, Türk ve Ä°slam Sanatları Müzesi'ndeki “Mucize Kitabın MuhteÅŸem Hattı Kufi” adlı sergide, görme imkanı yaratılan Mushafların, bizim durduÄŸumuz ve baktığımız yerden önemi ve deÄŸeri ana hatlarıyla böyledir.

Bu güzel ve değerli serginin tek eksiği, bırakınız katalogu, basın bülteni kabilinden olsun genel bilgiyi içeren bir sayfalık metne bile sahip olmayışıdır.

Katalog dediğimiz şey, emeği kalıcılaştırır; bilgi notu dediğimiz şey de seyirciye ilk ışığı ve istikameti gösterir.

10 Mayıs'ta bittiğine göre, bu sergiyle denizi geçmiş olanların, çayda boğulmayacaklarını hâlâ umabiliriz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.